ReddiyeTenkid

Diyânetin, Sünneti Müdâfaa Hutbesi ve Mâlum Îtirazlar!

diyanet-hutbe_hadis

Diyânet’in  geçen Cuma, mezkûr kesimlerce  tenkîd edilen  (12 Şubat Cuma 2016)  tarihli hutbesinde söylenen bir hadis-i Şerif-i  vardı. Aynen şöyle ;

Rasûlullâh (Aleyhisselâtu Vesselâm) şöyle buyurdu:

“Sakın sizden birinizi, emrettiğim veya yasakladığım bir mevzu kendisine iletildiğinde, köşesine yaslanmış olarak cahilce, ‘Biz Allâh’ın Kitabı’nda ne bulursak ona uyarız; (hadîs tanımayız!)’ derken bulmayayım!” (1)

Cum’a hutbesinin akabinde akl-ı selîm insanların tahmin edebileceği üzere malûm şahıslar cihetinden evvelinde bu hadîs-i şerif’i inkar akabinde diyânete tenkîdler geliverdi.

Gâyeleri ise her defasında kendilerini yalancı çıkartan bu hadîs-i şerifi, hülâsa neredeyse tüm hadisleri reddedip kafalarına göre Kur’âna mânâ vermeye, merdud mefhumlar istihsal etmeye çalışanları çıldırtan aslında Hadîs-i Şerif’in son metnidir.

“Biz Allah’ın Kitabı’nda ne bulursak ona uyarız; (hadis tanımayız!)’ derken bulmayayım!”

Peki, Allah Teâlâ ne buyuruyor ;

(لاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا ﴿٦٥

“Rabbın adına yemin olsun ki, onlar, aralarında ihtilaf ettikleri şeylerde seni hakem kılmadıkça, sonra da içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan senin verdiğin hükme tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe asla iman etmiş olmazlar.” (4, Nisâ:65).

Diğer bir âyeti kerimede

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا ;

Mümin bir erkek ve kadın için, Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, artık onlar için hiçbir tercih hakkı yoktur” (33, Ahzab:36).

Yine mezkûr âyeti kerime kıyamete kadar geçerli ise Rasûlullah aramızda hali hazırda yok iken biz yine kime sual edeceğiz veya danışacağız ?  Kıyamete kadar bu âyeti kerimeler bâki ise Allah Teâla’nın zikrettiği hükümler nerede yazıyor ?

Zekat kimlere verilecek ?  namazın rukünleri , vakitleri,  oruç ile alakalı mevzular, içilecek şeyler ve içilmesi haram olan içeceklerin beyanı ve erkeğe altın yüzük takmanın haram olduğu ile ilgili yüzlerce bahisleri hadîs-i şeriflerde mi ?  yoksa Kur’ân’da mı zikrediliyor ?

 Bakın yine Allâh Teâlâ ne buyuruyor …

قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ

“Kendilerine kitap verilenlerden Allâh’a ve Ahiret gününe iman etmeyen, Allâh’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, ezilip büzülüp kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe, 9/29)

الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

“Onlar ki, ellerindeki Tevrat ve İncil’de yazılı bulunan o elçiye, o ümmi peygambere uyarlar. O ki kendilerine iyiliği emreder, onları kötülükten men eder; onlara temiz ve hoş şeyleri helâl, pis ve çirkin şeyleri harâm kılar….”  (A’raf, 7/157)

مَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا  آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının! (Haşr 7)

Allâh (Celle Celâluhu) diyor ki meâlen ” Hevasından asla konuşmayan ve direk vahyime muhatab Habibim Muhammed ‘in (Sallallahu Aleyhi Vessellem) hüküm koyma / haram koyma yetkisi vardır ve o ne diyor ise alacaksınız” !

Hatta öyle cahillik arz ediyorlar ki altta zikredeceğimiz lafzı fehmeden için aslında tam bir komediden ibâret!

Ne acâibdir ki;  malûm hadîs-i şerifi reddedenlerden hiçbirisi hadîs  ve ilm-i fıkıf sahasında mütehassıs usûl sahibi bir âlim değiller. Çünkü bu mezkûr cihette kendilerinin söz sahibi olduğuna delil ve literatüre girmiş ne bir eseri nede neşriyatları var.
Buna nazaran hadis sahasında otorite olarak kabul edilen özellikle bu hadîs-i şerifi kitaplarına alan sâir ulema ise yeri geldiğinde  bu hadîs-i şerifi eserlerine senedleriyle dercetmişlerdir.
Bundan sonra mezkûr hadîs-i şerifi reddeden, usûlleri usûlsüzlükten ibaret olan, isimlerini dahi zikretmekten imtinâ ettiğimiz bu zadların ne kıymeti ve ehemniyeti olabilir ?
Mezkûr hadîs-i şerifi reddedenler mi hadîste yed-i tûlâ sahibidir? yoksa hadîs ricâli ilminde kıyamete kadar eserleri okunacak ve şimdiye kadar tüm ulemâ’nın tasdiklediği kendilerinden hadis aldığı hem usûl hemde eserler sahibi hadis âlimlerimi ? 
Zaten işin komedi olan ciheti/tarafıda budur.

 

Netice olarak,

Allah Teâlâ’nın, Habibim’in (Sallallahu Aleyhi vessellem)  dediklerini alın dediğine müslim olana düşen ancak, Sadakte demektir. Akabinde bunun mucibi olanı yapmaktır. Yani Rasulullah’ın (Sallallahu Aleyhi Vessellem) sahih sözlerinede iman etmektir.

Bu şeriât-ı garrâyı  bize Rasulullah (Sallallahu Aleyhi Vessellem) beyân etmiştir.

Ulemâ ise,  mes’eleleri Kur’ân-ı Kerim’de aramış bulamadıkları mevzular için  hadislere bakmış  ve hükümler tahriç etmiş, bu hükümleri tahriç eder iken ilm-i dirâyetleri  ile hadîsin isnatlarını göstererek doğruluğunu veya zayıflığını dahi ortaya çıkarmış artık bu gibi cahillere tahrib edecekleri bir gedik dahi bırakmamışlardır.
Ve artık bu merdud’ların tüm gayretleri ise kıyâmete kadar denizin köpüğü mesâbesinde kalacaktır!

 

Dipnotlar:

(1) (Ebû Dâvûd, Kit. Sunnet, bab: 6 hadis no: 4605; Tirmizî, Kit. İlim, bab: 10 hadis no: 2663; İbn Mâce, Kit. Mukaddime, bab: 13)

 

ilyâs Cân YILDIZ  6 Cemaziye’l-Evvel 1437 (14 Şubat Pazar)

 

 

İLYÂS C. YILDIZ

İslâm Devletler Hukūḳu

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu