Suâl: Ebû Yûsuf ve eş-Şafii gibi fakîhler, Ebû Hanîfe’nin Dâru’l-harbde fâiz mes’elesine dâir verdiği hükmü, serdeyledikleri delîller ile cerh edebilmişler midir?
Hanefî mezhebinden İmâm Ebu Yûsuf, eş- Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheb fukahâsı, müslimlerin dâru’l-harb beldesinde fâiz akdi ile 1 dirheme 2 dirhem karşılığındaki anlaşmayı fâsid akid addederek, benzer mâhiyyette akidlerin aynı dâru’l-islâm da olduğu gibi yer yerde harâm olduğu, ülke tefrîkinin bir şey ifâde etmediği hükmüne varmışlar; buna nazaran Hanefî ‘ameli mezhebi ser-imâmı Ebû Hanîfe ise -Rahîmehu’llâh- şartlar yerine geldiği vakît, dâru’l-harb beldesindeki şahısdan 1 dirhem karşılığı 2 dirhem almaya cevâz verip alınan meblanın halâl olduğuna ictihâd etmiştir.
İmdi; Ebû Yûsuf ve eş-Şafii ve sâir mezheb ser imâmları, Ebû Hanîfe’nin Dâru’l-harbde fâiz mes’elesine dâir verdiği hükmü, serdeyledikleri deliller ile cerh edebilmişler midir ?
Cevâb:
Ebû Yusuf’un serdeylediği delîlin zayıf olması ve eş-Şafiî’nin “Dâru’l harb’de ribanın haramlığı mutlak nass (1) ile sâbittir.” kavli, Hanefî ‘ameli mezhebi ser-imâmı Ebû Hanîfe’nin mutlak nass ile çelişmeyen delîlleri ve üzerine binâ ettiği hükümler onların serdeylediklerinin fevkinde olup aslâ ve kat’â cerh edememişlerdir.
Hâşiye:
Rivâyete göre, Hendek harbi esnâsında öldürülen Nevfel b. Abdullah adlı bir müşriğin cesedi Hendeğe düşer. Müşrikler kendileri için mühim olan bu adamın cesedinin teslim edilmesi karşılığında müslümanlara para teklif ederler. Rasûlullâh efendimiz ise bunu hoş karşılamaz “Parası da cesedi de pistir, verin gitsin” buyurur. Ebû Yusuf’un dâru’l harbde fâizin haramlığı ile alâkalı getirdiği delîl işte buna dayanır. O bu para teklifinin dâru’l harb sınırlarında olup, Rasûlullâh efendimizin parayı almamasından sebeb fâsid akidlerin bu beldelerde de yapılamayacına hükmeder. Delîl zayıftır. Zirâ Rasûlullâh efendimizin aldığı yer vardır. O zaman dârul harb olan Mekke’de Rasûlullâh efendimizin Rukâne ile koyunları karşılığında güreşmesi aldığına delildir.
eş-Şafiî’nin “Dâru’l harb’de ribanın haramlığı mutlak nass ile sâbittir.” kavli ise Ebû Hanîfe’nin dâru’l harbde ribâ câizdir” hükmünü cerh etmez. Zirâ, Ebu Hanîfeye göre de şartlar yerine gelmediği vakit “fâiz her yerde haramdır.”
Mü’min bir kimsenin, darül harp hududları dahilinde harbi bir kimse ile yapdığı akidde yalan, cebir, hile olmaksızın neticede kârlı çıkması şartlarına binaen; onun rızasını sağlamak kaydı ile misal 1 lira verip 2 lira almak ile neticelenen bir sözleşme yapmasında hiç bir beis yoktur. Çünki bu kimse dâru’l-İslâmda vücûd bulan mâl emniyyeti harbilere şâmil olmadığından, harbinin bu mülkiyyetini ibaha/mübahlık yoluyla rızası dahilinde kendi mülkiyyetine geçirmiştir.
Sâir mezheblerin “dâru’l-harbde de fasid akidli faizli muameleler haramdır.” lafzına delil getirdiği ayet ve hadislerdeki kat’i nasslar ile bahsedilen haramlık ise faizin tahakkkuk ettiği her vaziyyete şamildir.
Halbuki Ebû Hanîfe’ye göre fâizin tahakkuk edebilmesi için fâiz akdi yapan 2 kişinin, en azından birinin malının masun olması lazımdır ki; masun olmayan mal sahibinin dâru’l-harbde yapdığı bu akidden faiz tahakkuk etsin!
Dip Not:
(1) “Allâh fâizli işlemi haram kılmıştır.” (Bakara 2/275)
BİBLİYOGRAFYA
- İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr ale’d- Dürrü’l-Muhtâr, ( trc. Dâvûdoğlu, Ahmed – Taşkesenlioğlu, Mazhar – Savaş, Mehmed ) İstanbul, m. 1982-1988, Şâmil Yayın Evi.
- Serahsî, Mebsût, ( trc. Hey’et ) 3. Tab’ı, İstanbul, m. 2016, Gümüşev Yayıncılık.
- eş-Şeybânî, Muhammed, es-Siyerü’l-Kebîr [ Serahsî’nin “İslâm Devletler Hukūku ( Şerhu’s-Siyeri’l-Kebîr ) ” adlı kitâbının metni ] , ( trc. Şimşek, Saîd – Sarmış, İbrâhîm ) Konya, m. 2001 , Eğitaş Yayınları.
- İslâm Devletler Hukūku ( Şerhu’s-Siyeri’l-Kebîr ) , ( trc. Şimşek, Saîd – Sarmış, İbrâhîm ) Konya, m. 2001 , Eğitaş Yayınları.
- Hey’et, Fetâvâ-yı Hindiyye / Fetâvâ-yı Alemgiriyye, ( trc. Efe, Mustafâ ) Ankara, m. 1984-1988, Akçağ Yayınları.
- Ebû Yûsûf, er-Redd ‘Ala Siyeri’l Evzâi (Haz. ilyâs Can YILDIZ) İstanbul, m.2022, Dâru’l İslâm Yayın Evi.
- Özel, Ahmed, İslâm Hukūku Milletler Arası Münâsebetler ve Ülke Kavramı, İstanbul, m. 1982, Mârifet Yayınları.