Dârul Harb FetvalarıReddiyeTenkid
Trend

REDD-İ KARAMAN-ZEYİL

Hayre'd-dîn Karaman'ın, "Soru-Cevâb: Dâru'l-harb ve Alevîlik" Ser-levhalı Cevâbî Fıkrasındaki Dâru'l-İslâm-Dâru'l-harb Mes'elesine Dâir İddiālarının Cerh Edilmeleri

Hayre’d-dîn Karaman, abd-i ācize “Redd-i Karaman: Hayre’d-dîn Karaman’ın, Dâru’l-İslâm-Dâru’l-harb Mes’elesine Dâir Görüşlerinin Cerh Edilmeleri” adlı eserine binâ’en sahîh bir cevâb vermesinin kābil olmaması hasebiyle “Cevâb”ında saçmalamağa devâm ederek şöyle diyor:

“Bugünki hālleriyle Türkiye gibi ülkeler birer dâru’l-harb mi yoksa dâru’l-İslâm mı?” konusuna [mes’elesine] dâir 4 mezhebin 2 görüşü vardır. Ben “Dâru’l-İslâmdır” görüşürünü tercîh ediyorum.” {1}

Fî’l-hakîka 4 mezhebbin “Bugünki hālleriyle Türkiye gibi ülkeler birer dâru’l-harb mi yoksa dâru’l-İslâm mı?” mes’elesine dâir 2 görüşü yokdur. İmdi Hayre’d-dîn Karaman’ın, 4 mezhebin 2 görüşünden 1’i olduğunu iddiā etdiği “Dâru’l-İslâmdır”ı tercîh etmesi muhāldir! Zîrā, bir ülkenin dâru’l-İslâm olması ve öylece kalması mes’elesine dâir Mâlikî ve Hanbelî amelî mezheblerin vardıkları hükme göre “Ülkenin, şerîat-ı Muhammediyye ile idâre edilmesi” mutlak şart olup, dolayısıyle Türkiye gibi ülkeler bu mezheblerce de birer dâru’l-harbdir. Hayre’d-dîn Karaman, lakırdısına şöyle devâm ediyor:

“Vazîfemiz bu kavramı [mefhūmu] doldurmak, ülke insânının hayâtında İslâm’ı çoğaltmak için gece gündüz çalışmakdır.”{2}

Fî’l-hakîka “Dâru’l-İslâm” ve/veyâhūd “Dâru’l-harb” mefhūmu dopdoludur. Hayre’d-dîn Karaman’ın edindiği vazîfe bugünki hāliyle bir dâru’l-harb olan Türkiye hakkında “Dâru’l-İslâmdır” fetvâsı vermek için dâru’l-İslâmın, dâru’l-harbe tehavvül etmesi mes’elesine dâir İmâm Ebû Hanîfe hazretlerinin -Aleyhi’r-rahme- serd etdiği 3 şartı ve bu 3 şarta istinâden verilen fetvâyı tahrîf ve bugünki hāliyle Türkiye’nin bir dâru’l-harb olduğunu îlân etmek “Ülke insânının hayâtında İslâm’ı çoğaltmak için gece gündüz çalışmak” vazîfesini îfâya mâni` imiş gibi göstermek ile işbu mefhūmları fonksiyonsuzlaşdırmakdır! Vazîfemiz bugünki hāliyle bir dâru’l-harb olan Türkiye hakkında “Dâru’l-İslâmdır” fetvâsı vermek aslâ ve kat’ā olmayıp onu dâru’l-İslâma tehavvül etdirmek için gece gündüz çalışmakdır ki İslâm, ülke insânının hayâtında akîde olmanın ötesine geçebilsin bu ise sâde şerîat-ı Muhammediyye’nin hākimiyyeti ile mümkindir!

Ve Hayre’d-dîn Karaman, ahkâm keser iken;

“Bu ülkeyi [Türkiye] dâru’l-harb îlân edenler samîmî bile olsalar -bir kısmı değildir- nasıl bir ateşle oynadıklarını, davranışlarının [hareketlerinin] hîçbir hayırlı sonuç [netîce] doğurmaksızın dîn ve ümmet için ne büyük zararlara sebeb olacağını hesâb etmelilerdir” {3}

demek ile de 4 mezhebin 2 görüşünden 1’i olduğunu iddiā etdiği “Dâru’l-İslâmdır”ı gûyâ tercîh etmesi sebebiyle kendinin takbîh eylenmemesinin îcâb etdiğini

“Ben “Dâru’l-İslâmdır” görüşünü tercîh ediyorum” {4}

şeklindeki lakırdısıyle îlân etdiği hālde ona göre 4 mezhebin 2 görüşünden dîger 1’i olan “Dâru’l-harbdir”i tercîh etmeleri sebebiyle bir kısmını samîmiyyetsiz telakkî etdiği {5} kimselere tâmm bir samîmiyyetsizlikle saygı bile göstermemekden öte dolayısıyle Türkiye’nin dâru’l-harb olduğuna hüküm eyleyen 4 mezhebin önde gelen Ebû Hanîfe, Muhammed ibn Hasen eş-Şeybânî, Ebû Yûsüf, Muhammed ibn İdrîs eş-Şâfiî, Mâlik ibn Enes ve Ahmed ibn Hanbel -Rahmetu’llâhi aleyhim ecmaîn- gibi imâmlarının böyle ictihâd etmek ile ateşle oynadıklarını ve hîçbir hayırlı netîce doğurmaksızın dîn ve ümmet için ne büyük zararlara sebeb olacaklarını hesâb edememiş kimseler olduklarını iddiā etmekdedir. Fî’l-hakîka hazret Türkiye’yi “Dâru’l-İslâm” îlân etmek ile nasıl bir ateşle oynadığını ve hîçbir hayırlı netîce doğurmaksızın dîn ve ümmet için ne büyük zararlara sebeb olduğunu hesâb edemeyen dāll bir kimsedir! 4 mezhebin önde gelen Ebû Hanîfe, Muhammed ibn Hasen eş-Şeybânî, Ebû Yûsüf, Muhammed ibn İdrîs eş-Şâfiî, Mâlik ibn Enes ve Ahmed ibn Hanbel -Rahmetu’llâhi aleyhim ecmaîn- gibi imâmları ise târîh ile sâbit olduğu üzere tatbîk mevki`ine koyan devletlerin, hākimiyyet te’sîs etdikleri aksî takdîrde emperyalizmin modern köleleri hāline geldikleri ulu İslâm devletler umûmî ve husūsî hukūkunu (Siyer) teşkîl eden otoriteler olup, hazretin de görüşleri beyninde tercîh etmeğe mecbûr kaldığı muazzez kimselerdir!

DİBNOTLAR

1/2/3/4/5 Karaman, Hayre’d-dîn, “Soru-Cevâb: Dâru’l-harb ve Alevîlik”, Yeni Şafak Gazete, İstanbul, m. 18 Ekim [Teşrîn-i evvel] 2020, S. 9353, Yeni Şafak Gazetecilik, s. 2/Gündem.

BİBLİYOGRAFYA

Karaman, Hayre’d-dîn, “Soru-Cevâb: Dâru’l-harb ve Alevîlik”, Yeni Şafak Gazete, İstanbul, m. 18 Ekim [Teşrîn-i evvel] 2020, S. 9353, Yeni Şafak Gazetecilik.

 

CEMÂL ÜNAL

İslâm Devletler Huḳūḳu

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu