Dârul Harb FetvalarıDarul İslamSual & Cevâb

Hanefî Mezhebine Göre Dâru’l-Harbde Fâiz Neden Caizdir?

Dâru'l-Harbde Faiz Mes'elesi

Suâl: Şerîat-ı Muhammediyye’de, Hanefî  ‘ameli mezhebine göre dâru’l-harbde fâizin câiz olmasının esbâb-ı mûcibesi nedir?  Sâir mezheblerin  “dâru’l-harbde de fasid akidli faizli muameleler İslâm hukûkuna mugayirdir.” lafzı sahih midir?

Cevâb: el-Fıkhu’l-islâmide Şeriâtı Muhammediyye ile idâre edilen bir memlekette ikâmet eden müslim veyahud zımmi olsun Şer’i devlet hududları dahili ve yahud harici her kimsenin canı ve malı masundur. Hukûki cihetten dokunulmazlığı olup dâru’l-islâm’ın himâyesi altındadır. Buna nazaran dâru’l-islâm hududları haricinde mukim harbinin (dâru’l-harb vatandaşı) mü’min dahi olsa canı ve malı (hukûken) masun olmayıp o kimseye İslâm devletinin bir va’di yoktur.

Buna nazaran Müslüman kimse dâru’l-harb devletinin sağladığı emân ile onların ülkelerine girdiği vakit can ve mallarına yalan, cebir ve  hile ile dokunması kat’i surette haramdır.

Fakat mü’min bir kimsenin, dâru’l-harb hududları dahilinde harbi bir kimse ile yapdığı akidde yalan, cebir, hile olmaksızın neticede kârlı çıkması şartlarına binaen;  onun rızasını sağlamak kaydı ile misal 1 lira verip 2 lira  almak ile neticelenen bir sözleşme yapmasında hiç bir beis yoktur. Çünki bu kimse dâru’l-İslâmda vücûd bulan mâl emniyyeti harbilere şâmil olmadığından, harbinin bu mülkiyyetini ibaha/mübahlık yoluyla rızası dahilinde  kendi mülkiyyetine geçirmiştir.

Sâir mezheblerin “dâru’l-harbde de fasid akidli faizli muameleler İslâm hukûkuna mugayirdir.” lafzına delil getirdiği ayet ve hadislerdeki kat’i nasslar ile bahsedilen haramlık ise faizin tahakkkuk ettiği her vaziyyete şamildir.

Halbuki Ebû Hanîfe’ye göre fâizin tahakkuk edebilmesi için fâiz akdi yapan 2 kişinin, en azından birinin malının masun olması lazımdır ki; masun olmayan mal sahibinin dâru’l-harbde yapdığı bu akidden faiz tahakkuk etsin!.

Netice i’tibariyle Hanefî  ‘ameli mezhebine göre yapılan işlem nassların mutlak ifadeleriyle çatışmayacağından dolayısıyla islâm hukûkuna mugayir olduğu ileri sürülemez.

Bu Mes'ele İle Alakalı Video Neşri

İLYÂS C. YILDIZ

İslâm Devletler Hukūḳu

İlgili Makaleler

16 Yorum

  1. Merhaba Efendim,
    Makaleleriniz ve suallere cevaplarınızdan çok istifade ediyorum, bunun için size minnettarım.
    Müsait olduğunuzda aşağıdaki soruma cevap vermek isterseniz çok memnun kalacağım.

    Dârulharpte faizli işlem yapan bankalardan kredi ile ev almaya cevazın delili olarak:
    1.Evin nafakadan olması ve faizsiz borç bulunamıyorsa banka kredisine başvurulabileceğini,
    2. Ev almanın müslümanın menfaatine olan bir işlem(kira yerine kredi ödemek) olmasını gösteriyorsunuz.
    İki evim ve arabam olsa da çok az bir peşinat verip uzun vade ile TL cinsinden borçlanmak gerek altın artış oranından gerekse enflasyondan daha düşük kalıyor. Bu da kâr olarak müslümanın menfaatine yarıyor gibi görünüyor. Katılım bankaları da çok yüksek oranlar sunuyor. Kira almak, daha iyi bir eve geçmek ya da yazın dinlenmek için katılım bankası harici bir bankadan kredi almak bu açıdan caiz olur mu acaba?

    Teşekkürler.
    İyi günler.

    1. Merhaba Cihad. Darul harb beldesinde, yalan, hile, cebr olmaksızın neticesinde kazançlı çıkılacak ise o vakit hanefi ‘ameli mezhebine göre harbi kimse ve ya müessese ile faiz akdi yapılabilir. Lakin faiz vermek faiz almak gibi değildir. Sizin sorduğununuz muamelede dikkat edilecek husus, neticede eve ödenen toplam meblağın cuz’i seviyyede olması veyâhud evi ödedikten sonra yüksek meblağ ödeseniz dahi evin değerinin artmış olması hülasa netice de kazanmış olmanızdır. Misal; evin değeri peşin 1.milyon olsa, hali hazırda bu meblağ bulunmasa, fakat evin nafakasından artan para ile kira öder gibi ödense ve 10 sene sonunda 1milyon 500 bin gibi uzun vadede tutar ile ev alınmış olsa ve bu vetirede evin değeri 1milyon 600bin olur ise bu şekilde ev sahibi olunmasında bir beis yoktur. Mühim olan neticede sair şartların akabinde kazançlı çıkmağa dikkat etmektir. Siz artık evin mablağı ve neticede ödenecek toplam tutarı dediğim ile kıyas edebilirsiniz.

  2. İlyâs Hocam merhaba,
    Kıymet verip cevapladığınız için teşekkür ederim, vaktinizi aldığım için ayrıca mahcubum, sözü uzatmayı sevmem ama hakiki anlamda bu işin derununa vakıf olan kişiyi bulmak zor. O sebeple yıllardır doğru cevabı aradığım için biraz daha konuyu genişleterek tekrar rahatsız ediyorum:
    Darul harbte faiz alınabileceği söyleniyor. Peki vermenin yani kredi ile borçlanmanın hükmü nedir? Haram mıdır? Faiz verenin yani kredi kullanan kişinin lehine olursa cevap değişir mi?
    Müslümanın mutlak faydası hususuna gelince;
    Enflasyonist ülkelerde % 10 gibi bir ev peşinatı vererek (diyelim 100 bin TL) 1 milyon TL’lik alınan evin değeri her yıl % 20 enflasyon olsa bile vade sonunda (diyelim 10 yıl) kabaca 6 milyon TL ediyor, verilen faizler bile hesaba katıldığında muazzam bir kâr söz konusu oluyor. Bu kâr enflasyondan ve altın artış oranından bile fazla oluyor zîra ev alınırken çok cüzi bir para cebimizden çıkmış oluyor kaldı ki kişinin evi yoksa kira yükünden kurtuluyor varsa da kira geliri elde ediyor.
    Küçük faiz oranı tabiri izafî kalıyor, zira faiz oranı enflasyona göre belirlenmektedir. Örneğin % 100 enflasyon olan ve enflasyonist politikanın devam ettiği bir ülkede % 30 faiz oranı bile düşük kalmaktadır. Burada uzun vadeli TL borçlanarak borç enflasyon altında erimektedir. Ama % 1 enflasyon olan ülkede % 2 faiz bile çok kalmaktadır. Kişisel tecrübem ve Türkiye iktisat tarihi bunu göstermektedir. Yukarıdaki örnekte yüksek bir oranda borçlanılsa dahi 900 bin TL borç 10 sene sonunda 2 milyon TL bile olsa evin değerinin 6 milyon TL olduğu düşünüldüğünde yine de kârdan söz edebiliriz. Tabi vade sonunda mutlak kâr elde edilip edilmeyeceğinin en iyisini Allah bilir. Herhangi bir nedenle tüm kâr yok olabili Allah korusun. Mutlak faydanın belirleyicisi nedir? Büyük ihtimalle kâr edeceğini düşünmek mutlak faydaya girer mi?
    Bu tür muamelelerle pek iştigal etmemi tavsiye etmişsiniz çok sağ olun. Belirttiğiniz gibi iaşemizi temin edecek miktarda kazanıyoruz ve sokakta yatmıyoruz çok şükür. Hırs-u tamaha gerek yok. Mevcut enflasyon ortamında kazancımızı korumak için sabit taksitli uzun vadeli borçlanmak paramızı korumanın bir yolu. Bu sebeple uzun vadeli yerli para cinsinden ev kabîlinden başka şeyler için de borçlanmak aklımıza yatıyor. Kamu açığı finanse edilmek için para basılarak enflasyona neden olunuyor bu da orta ve alt sınıfın belini büküyor. Bu ortamda Müslümanın kazancını koruması gerekmez mi? Katılım bankası burada bir çözüm olarak görünse de oranları devlet bankalarına göre yüksek kalıyor. Yine de katılım bankasını mı önerirsiniz?
    Teşekkürler. Allah ilminizi artırsın.

  3. Merhaba Cihâd. Mes’eleyi söyle hülâsa edelim. 1 daru’l harb/küfür beldesinde yalan, cebir, hile olmaksızın neticede mutlak! karlı çıkma neticesine binaen yapılan her türlü fasid akidler hanefi ‘ameli mezhebine göre yapılabilir. Bu uzun vadede veyahud kısa vadede de faizi hem almak hem vermek ile de olabilir. Neticede her 2 si fasid akiddir. Zira Hz Ebubekir Efendimizin Ubey bin Halef kafiri ile yapdığı akid 9 senelik idi. Lakin bu fasid akid olan iddia’nın kat’i olarak kazanılacağı ayet ile sabittir. Bu sebeble hanefiler uzun vade de olsa mutlak kazanmanın şart olduğunu söylemişlerdir. Bu sebeble uzun vadede borçlanmanın neticesini mutlak olarak kar olacak ise (kat’i surette!) bu türlü akid yapmanızda bir beis yoktur.

    Saygı, sevgi, Allâh Teâlâ, 2 cihân saadeti nasib eylesin, duâsı ve teşekkürlerim ile…

  4. Hocam, detaylı izahınız ve cevabınız için çok teşekkür ederim. Allah size de iki dünya saadeti versin.

  5. Merhabalar siz bu şekilde darül harp de faizin helal olduğunu söylüyorsunuz fakat diğer ehlisünnet âlimleri neden bu konu hakkında çok ağır konuşuyorlar onlar İslam hukukunu bilmediklerinden mi misal Halil konakçı hoca efendi olsun cübbeli Ahmet hoca olsun kesinlikle cevaz vermiyorlar bunun sebebi ne olabilir

    1. Merhaba Ayşe hanım. Bu sâir mezheplere nazaran Hanefî ‘ameli mezhebi ser imâmı Ebû Hanîfe’nin insicâmlı bir ictihadı dır. Husûsen bu mevzûda Hanefî literatüründe icma vardır. Bendeniz delillerini cem edip yazmış idim. Saydığınız kimseler ise âlim değil, avâmın hocaları olmakla bu mes’ele hakkında ağır konuşmaları yâhud başka bir ictihâdı mes’eleyi övmeleri aynı seviyyede dir. Sebebi ise umumiyyetle mes’elelere hissi cihedden bakmalarıdır. Hissiyyât ise ilimden değildir. Selâm ve dua ile …

  6. Merhabalar sayın hocam, ben Avrupa’dayım. Bir binek alacağım bisiklet. Satış şekli şöyle nakit alırsan atıyorum kredi kartından yada banka kartından 1900€ 2.Seçenek 3 taksit yine vade farkı Yok. Fakat 3. Seçenek 1-36 ay arası taksitle rakam değişiyor 2300€ gibi bir rakam oluyor. Aslında akit yaparken işlemi seçiyorsun uzun taksitte finans kurumuna borçlanıp ödüyorsun. Tüm açıklamalarınızı okudum fakat ilmi terimlere sahip değilim. Bu durumda yapacağım alışveriş helalmidir.

    1. Merhaba Hüseyin kardeşim. Malı satan kişinin vadeli alışverişte paranın değer kaybını göz önünde tutarak sizin de rızanız ile vade uzadıkca meblağı arttırmasında bir beis yoktur. Siz buradan istediğiniz alternatifle malı alabilirsiniz.

      1. Merhaba Hanefi mezhebine göre şeriatı Muhammed i ile yonetilrse ülke darül İslam deniliyor pekiya Türkiye t.c anayasası ile yönetiliyor o halde Türkiye darül harpmi olyor

        1. Merhaba Büşra hanım. 4 Mezhebe göre şer’i hukuk ile idâre edilen yer dâru’l islâmdır. Buna kıyâsen şer’i hukuk ile idâre edilmeyen yer dâru’l harb olup günümüzde 1 tane dahi hakiki manâda daru’l islâm yoktur. Eğer 1 ülkenin hukukunda islâm hukukuna benzeyen hükümler olur ise o beldeye yine daru’l islamdır denmez. Zira Şeriat-ı Muhammediyye orada esas addedilmemiştir.!

  7. Selamün aleyküm.
    Dar-ı harb’de mümin için ribanın ademi tahakkuku akitten kaynaklı fazlalığı aldığı kişi/kuruluşun müslüman olmamasına vabestedir. Bu noktadan hareketle Türkiye’deki bütün bankalarda faizli işlem yapmak caizdir denilebilir mi?

    1. Aleykum selâm Numan bey. Darul harb beldesinde “Fazlalığı Müslimden alamazsın” ictihadı İmâm Muhammed’e aiddir.Lakin Hanefi ‘ameli mezhebinde tercih buna göre değil, İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göredir. O Darul harb olan beldede şer’i hukuk câri olmadığından emvâlin masun olmadığına emvâlin bidayetindeki gibi mübah olduğuna hükmetmiş ve malı yahud meblağı bu gibi akidler yalan, cebir, hile olmaksızın neticede fazlalığı herhangi bir müslimin alması halinde karşıdakinin ise müslim yahud kafir farketmeksizin alınabileceğine hükmetmiştir. Bendeniz 5 şartı beyan etmiş idim. Hülâsa bunlar tahakkuk ettiği vakit bu darul harb beldesinde bütün bankalar ile faizli işlem yapmak caizdir.

      1. Selamun aleykum hocam. Bu 5 sart nedir. Hocam.darul harb beldesindeki butun bankalar ile faizli islem yapmak.icin

        1. Aleykum selâm Gökhan bey.

          Umûmî olarak;

          1- Fâiz alınan mahallin dâru’l-harb hudûdları dâhilinde olması.
          2- Dâru’l-harbe, dâru’l-harb reîsinin izniyle/pasaport-vize ile girmiş olması veyâhud dâru’l-harb tebeâsından olunması.
          3- Fâiz alınan kimsenin yahud kurum/müessesenin (banka) sahibinin/sahiplerinin harbi olması.
          4- Fâiz akdinde herhangi bir cebir, aldatma, yalan, hîle olmaksızın, tamâmen harbînin rızâsıyle tehakkuk etmesi.
          5- Bu akidden kazanan olarak çıkmasının kat’î olması.

          selam ve hürmetlerimle …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu